S İ Z İ N G Ö N D E R D İ K L E R İ N İ Z |
SOFRA HAZIRLAMA KURALI VE MASA DUZENİ
Sofra Hazırlama Kuralları MASA DÜZENİ Bir sofrada bir çift konuk için, onur yeri vardır ve bu yerler daima ev sahibi ve sahibesinin sağ taraflarıdır. Onur konuklarının yakınlarındaki diğer sandalyeler de onur konuklarından sonra gelen mevki ve yakınlıklarına göre dizilirler. Ev sahibi ve sahibesinin karşılıklı iki başa oturduğu, dikdörtgen masalarda, davet edilen misafir sayısı ikiye bölündüğünde tek rakam çıkarsa, ev sahibesi sandalyesini bir sola kaydırır. Böylece misafirler bir bay ve bir bayan şeklinde otururlar.
Ancak eğer bu tip oturuşlarda davet edilen misafir sayısı ikiye bölündüğünde çift rakam çıkarsa iş daha kolay olur. O zaman ev sahibi ve sahibesi masabaşlarında karşılıklı oturur.Bir bay ve bir bayan sırası da korunmuş olur. Davet edilen misafir sayısını ikiye böldüğünüzde tek rakam elde ediliyorsa, dikdörtgen masalarda ev sahibi ve sahibesi karşılıklı oturamazlar. Bir taraflarında iki, diğer taraflarında üç misafir bulunur. Ev sahibi ile onur konuğunun eşi yan yana ve ev sahibesi ile onur konuğu yan yana otururlar. Bir bay ve bir bayan sırası yine korunarak, kurallara uyulur.
Yazar: Netice ARSLAN
Mevlana yorumu:
Konya’da Mevlana törenleri yapılırken... Kameralarımızı Atatürk’ün sofrasına çeviriyoruz... Bir gün sofrada Hasan Âli Yücel’in Mevlevi olduğundan dem vuruluyor. Sofradakilerden biri diyor ki:
- Efendim, Mevlevilik ibadete çalgı sokarak dini gülünçleştiren ve Müslümanlığı dejenere eden teşebbüslerden birisidir.
Atatürk bunu söyleyen kişiye:
- Ahmak, diyor, aklının etmediği konular hakkında konuşma, Mevlana bilakis Müslümanlığı Türk ruhuna uygun hale getiren büyük bir reformisttir...
Sonra izah ediyor:
- Müslümanlık aslında hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre anlamışlar ve uygulamışlar. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren bulan ve kullanan genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Badiye Arapları için, günde beş defa abdest alıp, beş defa namaz kılmak, çok ileri bir hareket adımıdır... Ancak bu uygulama Türkler için çok hareketsiz sayılabilir. Sarp dağlarda at oynatan, erimiş kar sularıyla yıkanan Türk için, abdest ve namazla sınırlı ibadet tarzı çok hareketsiz kalmıştır...”
Ata devam ediyor:
- Türk hayat tarzı bu hareketsizliğe karşı harekete geçilmesinden doğmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamıyla Türk geleneklerinin Müslümanlığa nüfuzu örneğidir. Mevlana büyük bir reformisttir. Ayakta dönerek ve hareket halinde Allah’a yaklaşma fikri, Türk dehasının en doğal ifadesidir. Bir tarafta müzik çalıyor, diğer tarafta insanlar ilahiler söylüyor ve ayağa kalkmış diğerleri, hayali bir dönüşle ellerini göklere kaldırıyorlar. Bunun estetiği fevkaladedir. (Sadi Borak - Atatürk ve Din)”
GÖNDEREN: Atabey ERENSAYIN- DAMAL Alıntı:Melih AşıkAçık Pencere - Milliyet
NE BÜYÜKSÜN YARABBİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in karikatürünü çizen Danimarkalı karikatürcü yaratık, evinde çıkan bir yangın sonucu yanarak Danimarkalılar bu haberi kimsenin duymamasını istiyorlar...Vatanını milletini dinini seven herkes bu maili bildigi herkese göndersin ve bu haberi elimizden geldiği kadar duyuralım!!!
GÖNDEREN:ÜYE'DAYI'
DOYGU DOLU
Her rüzgâr savuracak bir toz bulur.
Her hayal yaşanacak bir can bulur...
Her düş gerçekleşecek bir umut bulur...
Kolay bulunmayan tek şey güzelbir dostluktur...
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik...
Ama basit bir sanatı unuttuk...
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
• Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…
• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…
• Yemek yerken yemeğin ortasında su içildiğinde içilen suyun yenilen gıdaların sindirilmesine, gerekli vitaminlerin emilmesine katkıda bulunduğunu ve midede doygunluk hissi vererek az yemeye vesile olduğunu…
• Oturularak ve en az 3 yudumda içilen su, dil ve ağız bölgesinde daha fazla duraksadığından tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini artırıp anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırarak ağız ve diş sağlığına katkıda bulunduğunu..
• Uyurken sağ yana dönüp yatıldığında solda olan kalbimizin daha rahat çalışmasına neden olarak, kalbi yormadan dinlenmiş bir vaziyette kalkılabileceğini…
• Tuvalete girerken sol ayakla ilk adım atıldığında kaygan olan zeminde ayağın kayması durumunda sola göre daha güçlü olan sağ ayağın düşmeyi engelleyerek vücudu dengelediğini..
• Banyo yaptıktan sonra ayaklara soğuk su dökmenin kan dolaşımını hızlandırıp sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunu artırarak tansiyon düşüklüğünü önlediğini ve savunma mekanizmasını güçlendirdiğini…
• Kesintisiz uyunan uzun gece uykularının, damarlarda vazodilatasyona neden olduğunu, uyku ortalarında kalkıp el yüz yıkamak (ör: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanın (ör: teheccüd namazı) vazodilatasyonu engellediğini ve daha zinde kalkılabileceğini…
• Bütün bunların, 1600 sene evvel Peygamberimiz (sav) in yaptığı ve ümmeti için de tavsiye ettiği sünnet-i seniyyeler olduğunu...
BİLİYOR MUYDUNUZ ? BİROL AVCİ